Almanya 2025 Seçimleri ve Görece Türkiye İzdüşümleri

Öncelikle 2025 yılında Almanya'da halen posta yoluyla oy kullanılıyor olabilmesi, ülkede demokrasi

anlayışının ne derece içselleştirildiğini ve toplumun seçim sürecine duyduğu güveni gösteriyor. Oy verme

sürecinin şeffaflığı ve güvenilirliği, demokratik değerlerin Alman toplumunda halen güçlü bir şekilde yaşatır

nitelikte. (Seçim merkezlerinden sadece birinde yaşanan bir olayda AfD aşırı milliyetçi parti seçmeni bir

gerginlik yaratıyor, onda da adamı derdest etmeden önce oyunu kullandırıyorlar.)

Almanya'da gerçekleştirilen erken genel seçimler, dünya siyasetinde aşırı milliyetçi partilerin yükselişinin

bir yansıması olarak dikkat çekti. Bu seçimlerde, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi, önceki

seçime kıyasla 8 puanlık bir artış göstererek özellikle doğu eyaletlerinde birinci parti konumuna geldi.

(2021-%12,6 / 2025- 20,8) Seçim sonuçları, dünyada faşizmin yükselişte olduğunu bir kez daha net ortaya

koyuyor çünkü faşizm insan sömürüsünü seviyor, kapitalisler de öyle.... Yeni kapital elitlerinin yeni silahları

var sosyal medya en başta olmak üzere....Bu partilerin de arkasında kapital elitleri var yani en çok

faydalanacak çıkar grupları.

Seçimde birinci olan CDU/CSU merkez Demokrat Parti’nin zatem geniş bir seçmen kitlesi

bulunmaktadır ancak aldığı oy tek başına hükümeti kurmaya da yetmecek. Yine güçlü olan Sosyal Demokrat

Parti (SPD) ise oy kaybı yaşayarak üçüncü sıraya gerilemiştir. Dördüncü sırada yer alan Grüne Yeşiller

Partisi, sol siyasetin daha radikal bir kanadını temsil etmektedir. Yapılan analizler, AfD'ye merkez demokrat

olsun, sosyal demokrat veya daha solcu olsun bütün bu partilerden oy geçişi olduğunu gösteriyor. Tepki

oyları ile birlikte partinin sosyal medya kullanımının rakiplerine kıyasla çok etkin olması ilk göze çarpan

noktalar.

AfD’nin yükselişi elbette yalnızca iç dinamiklerle açıklanamaz. Avrupa Birliği’nin ekonomide başarısız

ülkelerinin yükünü çeken Almanya’nın, Ukrayna savaşının maddi ve lojistik tüm sorumluluğu ile birlikte

Ukraynalı sığınmacıların gelişi nedeniyle sosyoekonomik koşullarının Alman halkı için zorlaşması,

seçmenlerin politik tercihlerinde belirleyici olmuştur. Sosyal devlet politikaları çerçevesinde göçmenlere

sağlanan ekonomik yardımlar, barınma ve konut imkânlarının sığınmacıların artışıyla Alman halkının

talebini karşılamada yetersiz kalması, yüksek kira ve yüksek fiyatlara ulaşması ve ülkedeki demografik

değişimin hızlı ve döndürülemez görünmesi gibi seçmenlerin kaygılarını artıran faktörler arasında yer

almaktadır. Bu bağlamda, AfD’nin Avrupa Birliği’nden çıkış vaadi, ekonomik kaygılarla birleşerek partiye

olan desteği artırmıştır. Özellikle Elon Musk gibi figürlerin AfD’ye açık destek vermesi ve sosyal medya

platformlarının etkin kullanımı, partinin popülaritesini seçim sürecince pekiştiren unsurlar olmuştur.

Almanya’da Ana Muhalefet Partisi Olarak AfD

AfD’nin artık Almanya parlamentosunda ana muhalefet partisi konumuna gelmesi, siyasi atmosferi daha da

sertleştireceği kesin. Seçim kampanyaları sürecinde tüm partilerin, AfD’nin politikalarına karşı koymak

yerine benzer vaatlerde bulunarak bir nevi savunma pozisyonu aldıkları gözlemlenmiştir. Bu durum,

AfD’nin Almanya’daki siyaset gündemini belirleme kapasitesine ulaştığını ve önümüzdeki süreçte daha

agresif bir siyaset izleyebileceğini göstermektedir. Yani seçimi kazanamadı ama seçimin kazananı oldu.

Politikaları önümüzdeki süreçte hükümete yon verecektir.

Türkiye’de varlığını sürdüren siyasi partilere ilişkin kısa öngörü

Almanya’daki seçim sonuçları, Türkiye açısından da birtakım çıkarımlar yapmayı mümkün

kılmaktadır. Türkiye’de "demokrat" bir kitle partisinin olmayışı, (malesef tabelada olan Demokrat Parti hali

hazırda halkın ihtiyacına cevap verebilecek kapasite ve derinliğe sahip kurumsal bir yapı değil.) halkın

büyük bir kesiminin siyasetle bütünleşmesini zorlaştırması ve aslında kendini yansıtmayan siyasi partiler

arasında seçim yapmak zorunda kalması, bu partilerin kök ideolojilerinden uzak popülist ve gündelik politik

argümanlarla seçim kampanyaları yaparak veya ittifaklar kurarak oy alırken seçimler bittikten sonra iktidar

veya muhalefet kanadında gerçekte oldukları kök ideolojilerine göre hareket etmesi temel faktörlerden

biridir.

AKP’nin temsil ettiği kök ideoloji açısından seçmenlerin alternatif partilere yönelme imkânı varken

(Başta Yeniden Refah gibi, DEM, HÜDA PAR veya diğerleri...) milliyetçi idelojiyi benimseyen seçmen bin

parçaya bölünmüş durumdadır. Zafer Partisi, ürettiği siyasetle Alman AfD ile benzer bir çizgide bulunsa da

oy oranları tek milliyetçi parti bile olsa iktidar olmaya veya ana muhalefet partisi olmaya yetmeyecektir.

Türkiye’deki seçmen eğilimleri nedeniyle oyları muhtemelen en çok yükselen milliyetçi parti olacaksa da

AfD’nin Almanya’daki yükselişine benzer bir sıçrama yaparak, mesela ana muhalefet partisi olması kısa

vadede zor görünmektedir. Gelecek ve DEVA gibi son seçimlerden önce kurulan partilerin ayrı ayrı veya

birlikte etkin bir varlık gösterebileceklerine dair herhangi bir emare göremiyorum. Elli artı bir sistemi ile

girilecek her seçim için pazarlık masasında olacakları muhtemeldir diyebilirim.

Genel seçimlerine yaklaşırken, Türkiye’de demokrat bir kitle partisinin seçimlere girdiğini yine

göremeyeceğiz muhtemelen. Bugün böyle bir parti kurulsa bile yapılandırılarak seçimlere hazırlanacak

zaman kalmamış olabilir. Bu sebeple CHP'nin sorumluluğu büyüktür ve yapılması gereken birçok adım

bulunmaktadır. CHP’nin seçimi olabilceği en hür ve müstakil şekilde kazanması için net, anlaşılır ve

doğrudan mesajlar veren bir siyaset izlemesi gerekmektedir. Seçmenlere yönelik çözümlerini kısa ve öz bir

biçimde sunarak, sosyal medya ve özellikle TikTok gibi genç kitlelere hitap eden platformları etkili bir

şekilde kullanarak kitlelere ulaşmalıdır. CHP, demokrat kitleye ne kadar yaklaşırsa o kadar oyunu arttıracak

ancak sadece bu yetmiyor. Ortaya koyması gereken temel sorunlara dair, birincisi bütün başlıkları açarak

değil en az ve en öz başlıkları açarak, bu başlıklara ilişkin net çözüm politikasını en fazla 2 dakikada

anlatılacak basit ve vurucu bir kampanya yürüterek, sosyal medyaya olağanüstü bir önem göstererek...

"Halk reçete okumak değil hap görmek istiyor" Ki bir önceki seçimlerden muhalefet parti bloğunun

hepimizi yorduğu yöntem bunun tersi olmuştu....hatırlayalım.

Sonuç

Almanya’da AfD’nin yükselişi, küresel siyaset açısından dikkate değer bir gelişmedir ancak şaşırtıcı

değildir. Seçim sonuçları, ekonomik faktörlerin ve göçmen politikalarının seçmen tercihleri üzerindeki

belirleyici rolünü bir kez daha gözler önüne sermiştir. Güzel ülkemiz, güzel halkımız da her gün ekonomik

zorluklar ve göç politikalarının yansıttığı bin bir sorunla boğuşmakta siyasi yelpazemizde ise geniş tabanlı

bir demokrat kitle partisinin eksikliği, siyasi dinamiklerde önemli bir boşluk yaratmakta. Yakın gelecekte

dünya siyasetindeki gelişmelerin Türkiye Siyasetindeki yansımalarını ve etkilerini hep birlikte daha net

göreceğiz. Sevgilerimle ve selamlarımla....

24.02.2025 Duisburg ALMANYA